Diyarbakır, tarihi zenginlikleri ve kültürel mirası ile tanınan bir şehir. Bu şehirde yer alan Saint George Kilisesi, Hristiyan dünyası için önemli bir sembol olmasının yanı sıra, tarihi tartışmalara da konu olmuştur. Son günlerde bu kiliseye dair yapılan bir keşif, tarihi gerçeklerin sorgulanmasına neden oldu. Araştırmacılar tarafından ortaya çıkarılan bir kitabe, Saint George Kilisesi’nin asla hamam olarak kullanılmadığını açıkça kanıtlıyor. Bu durum, hem tarihçilerin hem de yerel halkın dikkatini çekti.
Saint George Kilisesi, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yer alan, Hristiyan kültürünün önemli yapı taşlarından biridir. Kilisenin yapım tarihi net olarak bilinmemekle birlikte, MS 4. yüzyıla kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu yapı, Roma, Bizans ve daha sonra İslam fetihlerine tanıklık etmiştir. Günümüzde hala bir ibadet yeri olarak kullanılan kilise, hem dini hem de mimari açıdan büyük bir öneme sahiptir.
Son yıllarda, Saint George Kilisesi’nin tarihi geçmişi ile ilgili tartışmalar artmıştır. Bazı araştırmacılar, kilisenin zamanında bir hamam olarak kullanıldığı iddialarını öne sürmüştü. Ancak 2023 yılının Ekim ayında yapılan bir kazı çalışması sırasında, bu iddiaları çürüten bir kitabe bulundu. Bu kitabe, kilisenin mimari özelliklerinin ve işlevinin ne denli kayda değer olduğunu gözler önüne seriyor.
Kazı sırasında ortaya çıkan kitabe, kilisenin aslında Hristiyan ibadeti için inşa edildiğini ve asla hamam olarak kullanılmadığını belirten ifadeler içeriyor. Bu buluş, ilk kez kilise ile ilgili tarihsel yanlış anlamaların üstüne aydınlatıcı bir ışık tutuyor. Kitabede yer alan yazılar, hem teknik hem de teolojik yönlerden kilisenin gerçek işlevini açıklıyor.
Uzmanlar, bu kilisenin bulunduğu bölgedeki diğer tarihi yapılarla karşılaştırıldığında, Saint George Kilisesi’nin eşsiz bir mimari yapıya sahip olduğunu vurguluyor. Kitabenin sağladığı veriler, hem kilisenin hem de çevresindeki diğer tarihi yapılarla ilişkisini aydınlatıyor. Özellikle de, bu kitabe sayesinde kilisenin geçmişine dair yanlış bilinen bazı noktaların netleşmesi, tarih alanındaki mevcut bilgilere katkı sağlayacak gibi görünüyor.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin tarihi dokusu, birçok efsane ve hikaye ile dolududur. Saint George Kilisesi’nin hamam olarak kullanıldığına dair iddialar, bölgedeki turizm etkilerini de göz önünde bulundurarak önemli bir tartışma ortamı yaratmıştı. Ancak ortaya çıkan bu yeni kitabe, hem tarihi dokunun korunmasına yardımcı olacak hem de ziyaretçilerin bu tarihi miras hakkında daha doğru bilgi almasını sağlayacak.
Diyarbakır’daki kilisenin, bölgenin çok kültürlü yapısının bir yansıması olarak farklı inançlar arasında nasıl bir köprü kurduğunu da unutmamak gerekir. Tarih boyunca bu tip yapılar, çeşitli din ve kültürlerin bir arada var olabileceği ortamlar yaratmış, insanların bir araya gelmesine ve iletişim kurmasına olanak tanımıştır. Bu yüzden, Saint George Kilisesi’nin asla hamam olarak kullanılmadığına dair bulunan bu kitabe, yalnızca bir tarihi belge değil, aynı zamanda kültürel etkileşimin ve hoşgörünün de bir simgesidir.
Sonuç olarak, Saint George Kilisesi’nin bu yeni kitabe sayesinde geçmişi hakkında yeniden bir yorum yapma fırsatı doğmuştur. Hem tarihçilerin hem de halkın bu yapıya yönelik ilgisi artış göstermektedir. Üzerinde birçok tartışma yürütülen bu kilise, artık daha fazla korunma ve sahiplenme gereken bir değer olarak baskın bir şekilde öne çıkıyor. Kilisenin tarihi ve siyasi bağlamı üzerine yapılacak yeni araştırmalar, insanlığın ortak mirasına dair önemli katkılarda bulunabilecektir. Bu bağlamda, bu buluş, sadece bir tarih kitabı sayfası için değil, aynı zamanda insanların geçmişle olan bağını güçlendirmek için de önemli bir adım olmuştur.