Ülkemizde kadın cinayetleri ve şiddeti konularında artan endişe ile birlikte, mahkemelerde verilen kararlar da tepkilere yol açıyor. Son olarak, Sinem isimli 30 yaşındaki kadının eski eşi tarafından 7 yerinden bıçaklanması olayı, bu bağlamda tartışmalara neden oldu. Mahkeme, sanığın cezasında iyi hal indirimi uygulayarak, birçok insanı hayrete düşüren bir karar verdi. Bu karar, aile içi şiddetin ciddiyetini bir kez daha gözler önüne sererken, hukukun kadınları koruma konusunda ne kadar yetersiz kaldığını da ortaya koydu.
Olay, geçtiğimiz yılın Eylül ayında yaşandı. Sinem, boşandığı eşi tarafından sokakta pusuya düşürülerek 7 yerinden bıçaklandı. Alınan bilgilere göre, Sinem, eski eşiyle yaşadığı problemler nedeniyle polise başvurmuş ve uzaklaştırma kararı aldırmıştı. Ancak bu karar, ne yazık ki onun hayatını kurtarmaya yetmedi. Sinem’in bıçaklanması sonrasında ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Yaşanan bu dramatik olay, sosyal medyada büyük yankı buldu ve kadın hakları savunucuları tarafından kınandı.
Mahkeme süreci, olayın ardından hızla başladı. Sanık, suçlamaları kabul etmeyerek kendisini savunmaya çalıştı. Duruşmalar sırasında mahkeme salonunda yaşanan gerginlik, Sinem’in ailesinin ve destekçilerinin tepkileriyle daha da arttı. Ancak mahkeme sonunda, sanığın iyi hal indirimi almasına karar vererek birçok izleyici ve kadına yönelik şiddet mağdurlarını derin bir üzüntüye sevk etti. Olay, Türkiye'nin kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularındaki yetersizliklerini bir kez daha gözler önüne serdi.
Mahkemenin aldığı bu karar, sosyal medyada tepkilere yol açtı. Kadın hakları activistleri, bu tür indirimlerin, kadınların hayatını tehdit eden erkeklere daha fazla cesaret verdiğini savunarak, adaletin işleyişine dair ciddi endişelerini dile getirdiler. Olay ile ilgili olarak düzenlenen basın açıklamalarında, "Kadınlarımızın hayatı bu kadar ucuz olmamalı!" ifadesi öne çıktı. Ayrıca, birçok insan sosyal medyada #SinemİçinAdalet hashtag'i ile seslerini duyurmak için kampanya başlattı.
Özellikle kadın cinayetleri ve şiddeti ile ilgili yasalardaki eksikliklerin altı çizilirken, hukuk sisteminin mağdurları korumakta yetersiz kaldığı gerçeği de vurgulandı. Toplumumuzda yaşanan bu tarihe damgasını vuran olay, kadınların güvenliğinin sağlanması için gerekli yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması gerektiğini göstermektedir. Ayrıca, bu durum, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın hakları ve adalet konularının daha etkin bir şekilde ele alınması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.
Sonuç olarak, Sinem'in yaşadığı trajedi ve mahkemenin verdiği karar, sadece bireysel bir olay olmanın ötesine geçerek, toplumsal belleklerimize kazınacak bir yara açtı. Kadınlarımızın her koşulda korunmasına dair toplumsal bir bilinç geliştirilmesi, yasal düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması ve cinsiyet eşitsizliğine karşı çıkılması gerektiği çağrısı, her gün daha fazla duyulmakta. Sinem için adalet arayışında olan herkese destek verme amacıyla, toplumun her kesiminden insanlara önemli görevler düşmektedir.
Yıllar içinde maalesef kadın cinayetleri ve şiddeti konularında sıklıkla karşılaştığımız bu tür olayların önüne geçmek, yalnızca kadınlara değil, tüm topluma fayda sağlayacaktır. Umut ediyoruz ki, bir gün daha fazla kadın, adalet arayışında yalnız olmadığını hissedecek ve hukuk sistemi, mağdurların yanında durmayı öğrenecektir.