Son günlerde ülkemizdeki depremler, doğal bir fenomen olarak birçok insana korku ve kaygı verdi. Ancak bu doğal olaylar sırasında insanların davranışları, korkunun yanı sıra ilginç hikayelere de sahne oluyor. Geçtiğimiz günlerde bir üniversitenin yemekhanesinde meydana gelen deprem anı, bu duruma bir örnek teşkil etti. Öğrencilerin ve staffın bir araya geldiği bu an, farklı tepkilerle dolu bir anı olarak hafızalara kazandı.
O gün yemek saatinde, öğrencilerle dolup taşan yemekhanenin sakin ortamı, aniden dalgalanan zeminle beraber korkulu bir akana dönüştü. Deprem anında bazı öğrenciler hemen paniğe kapılarak bağırmaya başladı ve yemeklerini düşürerek kaçışmaya çalıştı. Ancak, birçok öğrenci için yemek saatinin tadı, paniğin önüne geçti. Öyle ki, bazıları yemeğini bırakmadı ve masasında kalmaya devam etti. Bir grup öğrenci, başlarına gelen bu olayı gülerek anlattı. Kimi yemek masasının altında saklandı, kimisi ise arkadaşlarına eğlenceli bir şekilde 'gel, yemeğini bırakma' diyerek gülüşmelerle karşılık verdi.
Deprem anındaki bu farklı tepkiler, insan psikolojisi üzerine düşündürüyor. Kriz anlarında insanların birbirine verdiği tepkiler oldukça çeşitlilik göstermektedir. Bazı insanlar korkudan donakalırken bazıları güler yüzle durumu karşılar. Yemekhanedeki olayda, bazı öğrencilerin paniği beraberinde getirirken diğerlerinin 'üstün sağduyu' göstererek durumu soğukkanlılıkla karşıladıkları gözlemlendi. Bu durum, yaşanan doğal bir afette insanların nasıl farklı tavır sergileyebileceğinin açık bir örneği oldu. İstatistikler de gösteriyor ki, kriz anda bazı bireyler aşırı stres tepkisi gösterirken, diğerleri daha sakin kalma yeteneğine sahip olabiliyor.
Birçok öğrenci ve çalışan, deprem sırasında "Yemeklerimizi bırakmayalım!" diyerek birbirlerini motive etti. Bu ortamda bazı öğrenciler hem kendi gülüşleriyle hem de arkadaşlarının gülmesiyle durumu hafifletmeye çalıştı. Yemeklerinin masada kalmasını isteyen bu öğrenciler, yemeğin onlara sağladığı rahatlama ve doyum hissinin, korku anında bile öncelikli olduğunu düşünebiliriz.
Bunun yanı sıra, deprem sonrası yemekhanenin durumu, temizlenmesi gereken tabaklar ve yemekler ile doluydu. Öğrenciler, depremden sonra nasıl hareket edeceklerini düşünerek, yine de yemeğe geri dönerken, bu anı sosyal medyada paylaştıkları hikayeleriyle eğlenceli hale getirdiler. "Yemekhanede bir deprem yaşandı ama ben daha bir lokma yemeğimi bırakmadım!" mesajları, hem duygusal deneyimi yansıtıyor hem de komik anekdotların doğmasına vesile oldu.
Yemekhanede yaşanan bu olay, farklı insanların duygusal ve bilişsel tepkileri üzerine düşünmemize sebep oldu. Bugün birçok insanın yaşadığı korkuların ve panik durumlarının altında, basit bir yemek veya arkadaşlık bağı gibi ihtiyaçların bizi nasıl yönlendirebileceğine dair önemli ipuçları var. Doğal afetlerle başa çıkma konusunda toplumun dayanışması kadar, bireylerin kendi içsel motivasyonları da büyük bir rol oynuyor. Kimi zaman, yemek saatinin verdiği mutluluk ve rahatlık insanlara ilginç bir güç kazandırıp, korku anında bile müdahale etmeden durmayı sağlamaktadır.
Sonuçta, yemekhanedeki deprem anı, hem korku hem gülmece ile dolu anların bir birleşimi oldu. Bu durum, her ne kadar korkutucu olsa da, yaşanan olaylar insan davranışları üzerine gözlem yapma imkanı sunmakta. Öğrenciler için yemek, sadece bir besin kaynağı değil, aynı zamanda sosyal bir deneyim ve bağ kurma aracıdır. Deprem anında yemek yemeye devam edenler, belki de bu deneyimle beraber yaşadıkları korkuyu daha hafif bir şekilde atlatmayı başardılar. Yaşanan bu olay, öğrencilere unutulmaz bir hikaye ve derin bir anlayış kazandırdı. Energy ve yaşam dolu bu anılar, bir şekilde hayatın tadını çıkarmak için gerekli olan yaşamsal derslerdir.