Her yıl bahar aylarının gelmesiyle birlikte gül yetiştiricilerinin yüz güldüren haberler almaları beklenirken, bu yılki zirai don olayı yetiştiricileri derinden etkiledi. Türkiye’nin gül üretiminde önemli bir yere sahip olan bölgeler, bu beklenmedik soğuk hava olaylarından olumsuz etkilendi. Özellikle Mart ve Nisan aylarındaki ani don olayları, hem gül bahçelerinin hem de çiftçilerin geleceğini tehdit eder hale geldi. Gül yetiştiriciliği, yüksek gelir potansiyeli nedeniyle birçok çiftçinin geçim kaynağını oluşturuyor ancak bu yıl yaşanan don olayları, istedikleri verimi elde etmelerini mümkün kılmadı.
Zirai don, bitkilerin donma noktasının altına düşen sıcaklıklara maruz kalması sonucunda gerçekleşiyor. Özellikle gül yaşı ve gelişim aşamaları, bu soğuk hava olayından etkilenme ihtimalini artırıyor. Mart ayının başlarında, Türkiye’nin birçok yerinde ani soğuk hava dalgaları yaşandı ve bu dalgalar, gül tomurcuğu aşamasındaki güllere büyük zararlar verdi. Yetiştiriciler, baharın gelmesiyle gül bahçelerinin yeşil bir örtüyle kaplanmasını beklerken, don olayları tüm planları alt üst etti. Ayrıca yerel iklim koşulları ve iklim değişikliğinin etkisi de göz önüne alındığında, bu tür hava olaylarının sıklığının artabileceği endişesi giderek büyüyor.
Gül yetiştiriciliği yapan çiftçiler, tüm yıl boyunca ellerindeki her imkânı kullanarak gülleri en iyi şekilde yetiştirmeye çalışıyorlar. Ancak bu yıl yaşanan don olayları, gül üretiminin yanı sıra ekonomik olarak da büyük bir sarsıntı yarattı. Don nedeniyle gül tomurcuğunun zarar gördüğü yerlerde, çiftçiler hem ürün kaybı yaşadılar hem de oluşan bu kaybın karşılanması adına ciddi maliyetler ile karşı karşıya kaldılar. Hükûmet ve tarım kuruluşları, bu tür ani hava durumu olaylarına yönelik koruma ve önlem planları geliştirmekte yetersiz kaldı. Çiftçiler, oluşan bu durumu ancak sigorta sistemleriyle aşma yoluna gitmeye çalıştılar, ancak sigorta kapsamındaki sınırlamalar, birçok çiftçiyi zor durumda bıraktı.
Bunun yanı sıra, zirai donun etkilediği tüm güllerin yaşadığı sorunlar, sadece üreticinin değil, aynı zamanda tüketicilerin de etkilenmesi anlamına geliyor. Stok düzeyinin düşmesi, gül fiyatlarının artmasına sebep olabiliyor ve bu da tüketici üzerinde mali yük oluşturuyor. Üstelik sosyal medyanın etkisiyle, gül fiyatlarının yükselmesiyle birlikte, insanlar da bu durumu daha fazla konuşmaya ve sosyal platformlarda bu konuyu tartışmaya başladı.
Sonuç olarak, zirai don olayı gül yetiştiriciliği üzerinde beklenmeyecek düşüşlere yol açtı. Çiftçilerin ürün kaybı yaşaması, sadece onların değil, aynı zamanda sektörün tamamının geleceğini tehdit eder hale geldi. Hükûmetin, bu tür ani hava olaylarını öngörebilmesi ve çiftçilere gerekli desteği sağlaması ise bu alanda sürdürülebilir bir çözüm açısından elzem görünüyor.
İlerleyen dönemde, tarım sektörü bu tür sorunlarla başa çıkabilmek adına daha yenilikçi ve bilimsel yöntemler geliştirmek zorunda kalacak. İklim değişikliği gerçeğiyle yüzleşmek ve buna göre stratejiler oluşturmak, gül yetiştiriciliğinde başarı sağlamanın anahtarı haline geliyor. Çiftçilerimizin, bu zorlukların üstesinden gelebilmesi için gerekli desteklerin kesintisiz bir şekilde sağlanması, Türkiye’nin gül üretiminde sürdürülebilir bir geleceğin inşası açısından hayati önem taşıyor.